Kalakaldım Ilk Kim Söyledi ?

Erdemitlee

Global Mod
Global Mod
“Kalakaldım” İlk Kim Söyledi? Masada Başlayan Merak

Geçen hafta bir arkadaş grubuyla buluşmuştuk. Akşam serinliği çökerken sahilde yürüyorduk. İçimizden biri, dalgaların kıyıya çarpışını izlerken birden “Kalakaldım…” dedi. Hepimiz güldük. Çünkü bu kelime öyle derin, öyle çaresiz bir ifade ki, hepimizin bir anısını çağırıyordu. Sonra merak sardı: “Acaba bu kelimeyi ilk kim söylemiş olabilir? İlk defa hangi dudaktan çıkmıştır?” İşte bu masum soru, sohbetimizi hem felsefi hem eğlenceli bir hikâyeye dönüştürdü.

---

Erkeklerin Çözüm Arayışı: Tarihi ve Stratejiyi Masaya Koymak

Masadaki erkekler bu soruyu duyunca hemen harekete geçti. Selim, her zamanki stratejik haliyle konuya yaklaştı:

“Bakın, bu kelime kök olarak Türkçenin eski fiil yapılarından türetilmiş olmalı. ‘Kala’ fiili durmayı, kalmayı ifade eder. ‘Kaldım’ da üzerine eklenince aslında tamamen ‘hareketsiz kalış’ halini anlatıyor. Demek ki bu söz, muhtemelen halk arasında, bir şaşkınlık anında doğmuştur.”

O sırada Murat daha çözüm odaklı bir öneri getirdi:

“Arkadaşlar, meseleye sistemli bakalım. İlk edebi eserde nerede geçiyor, şarkılarda hangi tarihte kullanılmış, bunları araştırırsak ‘ilk söyleyen’ kişiyi bulamayız belki ama en azından izini süreriz. Büyük ihtimalle bir halk ozanı ya da divan edebiyatı şairi böyle bir kalıbı dile getirmiştir.”

Onların konuşmalarında hemen bir çözüm bulma, meseleyi kökten çözme isteği vardı. Erkekler için sorun bir bilmeceydi ve cevabı bulmak gerekiyordu.

---

Kadınların Yaklaşımı: Empati ve İlişkilerle Anlam Kazanmak

Masadaki kadınlar ise konuyu bambaşka bir açıdan ele aldılar. Elif, dalgaları izlerken usulca konuştu:

“Bence bu sözü ilk kim söyledi, tam olarak bilemeyiz. Ama eminim ki onu söyleyen kişi çok güçlü bir duygu yaşamıştır. Belki sevdiğini kaybetmiştir, belki umutları elinden alınmıştır. Kalakalmış ve sadece bu kelimeyle o duyguyu ifade etmiştir.”

Zeynep ise ilişkisel bir bağ kurdu:

“Ben bu kelimeyi her duyduğumda annemi hatırlıyorum. Çocukken yanlış bir şey yaptığımda, annem bana kızmak yerine gözlerini diker ve sessizce ‘kalakaldım’ derdi. Yani bana göre bu kelime, annelerin, sevdiklerinin ve en yakınlarımızın çaresizliğini anlatan bir söz.”

Kadınların yaklaşımında bilgi arayışından çok duygu, empati ve bağ vardı. Onlar için “kalakaldım” sadece bir kelime değil; hayatın içinden bir hikâye, bir hatıraydı.

---

Kalakaldım’ın İzinde: Bir Kelimenin Yolculuğu

Sohbet ilerledikçe herkesin zihninde farklı kapılar açıldı. Erkekler tarihsel kökenin peşine düşerken, kadınlar kelimenin yüklü olduğu duygulara odaklandı. Ortaya çıkan tablo çok ilginçti.

Kelimeler bazen bir coğrafyanın, bazen de bir halkın ortak duygusunun ürünüdür. “Kalakaldım” da aslında Anadolu insanının yaşadığı çaresizliğin, bekleyişin ve donakalmanın bir dışavurumu gibiydi. Bir çobanın dağ başında sürüsünü kaybettiğinde söylediği bir iç çekiş olabilirdi. Belki bir âşığın sevdiğini kaybettiğinde dudaklarından dökülmüştü. Belki de bir annenin evladına bakarken yaşadığı şokun ifadesiydi.

İşte kelimenin güzelliği buradaydı: Hepimize dokunuyor, hepimizin hayatından bir parça barındırıyordu.

---

Bir Kelimeyle Ortaya Çıkan Masal

Masanın sonunda hepimiz bir oyuna girdik: “Kalakaldım” kelimesini ilk kimin söylemiş olabileceğine dair hayali hikâyeler uydurduk.

Selim dedi ki:

“Bence ilk söyleyen bir savaşçıydı. Kale burçlarından düşmanı görüp karşı koyamayacağını anlayınca kılıcını düşürdü ve ‘kalakaldım’ dedi.”

Elif ise farklı düşündü:

“Bence bir genç kızdı. Sevdiği gurbete gidince ardından baktı, vedalaşamadı. Sessizce ‘kalakaldım’ dedi ve gözyaşlarıyla bekledi.”

Zeynep ise daha günlük bir anıdan esinlendi:

“Benim için bu kelimeyi ilk söyleyen, pazar yerinde bütün yumurtaları yere düşüren bir köylü kadındır. Çaresizlikle sepete bakıp sadece ‘kalakaldım’ demiştir.”

Herkesin uydurduğu hikâye hem eğlenceli hem de düşündürücüydü. Çünkü kelimenin gücü, herkese farklı bir hikâye hatırlatmasındaydı.

---

Sonuç: Kim Söyledi Değil, Nasıl Anlattı

Bir noktadan sonra fark ettik ki, “kalakaldım” kelimesini ilk kimin söylediği aslında o kadar da önemli değil. Asıl önemli olan, bu kelimenin bize hissettirdikleri, aramızda doğurduğu sohbetler ve paylaşımlardı. Erkeklerin stratejik çözüm arayışıyla kadınların empatik anlatımı birleşince, kelime hem tarihsel hem de duygusal yönleriyle zenginleşti.

Masadaki sessizlik birden kahkahaya dönüştü. Çünkü hepimiz kendi hikâyemizi o iki hecede bulmuştuk: Ka-la.

---

Kapanış

O gece “kalakaldım” sadece bir kelime olmaktan çıktı; bir köprüye dönüştü. Erkeklerin çözüm odaklı araştırmalarıyla kadınların duygu dolu anlatıları birleşince, bir kelimenin insanı nasıl yolculuklara çıkarabileceğini gördük.

Belki de bu kelimenin asıl güzelliği de burada yatıyor: İlk kimin söylediğini asla bilemeyeceğiz. Ama her söylediğimizde, hepimizin hayatına dokunacak. Çünkü “kalakaldım” demek, insan olmanın en yalın haliyle, şaşkınlık ve çaresizlik karşısında susup sadece bir söz bırakmaktır.

---

(≈850 kelime)
 
Üst