Ösym'Nin Kaç Tercih Hakkı Var ?

Bengu

New member
ÖSYM’nin Kaç Tercih Hakkı Var? Bir Hayalin Peşinde…

Merhaba forumdaşlar!

Bugün sizinle, belki hepimizin bir dönem en çok düşündüğü, heyecanla beklediği ve zaman zaman endişeyle geçen bir süreçten bahsetmek istiyorum. Bu yazı, belki birçoğumuzun yaşadığı anları ve hissettiklerini yeniden hatırlatacak. Hem eğlenceli, hem de biraz duygusal bir hikâye paylaşmak istiyorum. Çünkü bazen tek bir tercih, hayatımızı değiştirebilir. Bunu hepimiz bir şekilde deneyimlemişizdir. Hazırsanız, gelin şimdi başlıyoruz:

Serkan’ın Kararsızlıkla Dolu Geceyi

Serkan, sabahın ilk ışıklarıyla uyanmıştı. ÖSYM sonuçları açıklanmış ve tercihler için son gün de yaklaşmıştı. Ailesiyle birlikte mütevazı bir kasabada yaşıyorlardı. Küçüklüğünden beri İstanbul’a gitme hayali vardı ama yıllarca, "Bir gün gidip üniversiteyi orada okurum," diyerek hayatını oyalamıştı. Şimdi ise gerçek karar anıydı. Öyle çok heyecanlıydı ki, akşamdan kalma yorgunluk hissini bile unutmuştu. Hemen bilgisayarını açtı ve karşısında duran tercihler ekranına bakarken, birden gözleri buğulandı. 24 tercihin hepsi birer fırsattı, hepsi birer kapıydı… Ama kapıların arkasında ne olduğunu bilmiyordu. Sadece hayalini, belirsizliğini ve cesaretini hissediyordu.

Serkan, çözüm odaklıydı. Kendisini sık sık "çözüme giden yol" olarak tanımlardı. Bu yüzden de tercihleri belirlerken, "Strateji" yapmaya karar verdi. Evet, hayal ettiği o İstanbul Üniversitesi'ni yazacaktı ama arkasında daha garanti okullar da olmalıydı. Çünkü hayatta her şey garanti değildi ve Serkan’ın işini sağlama almak gibi bir huyu vardı. Sıralamaları dikkatle kontrol etti, taban puanları inceledi, bölüm tercihlerinde uzman bir arkadaşından tavsiye aldı. Sonunda 24 tercihini yaptı. Ama bir şey eksikti, bir eksiklik hissediyordu. Tercihlerin arasında, bir tanesi… Evet, en büyük hayali olan o İstanbul Üniversitesi eksikti.

Bunu yazmadığında, işte o korku ve “ya gitmezsem?” endişesi zihnini ele geçirdi. Ne olursa olsun, Serkan o İstanbul’a gitmeliydi. Ama ya kabul edilmezse? 24 tercihten sadece 1’ini ona ayırmak… Bunu yapabilir miydi?

Elif’in Hayaline Sarılması

Elif, Serkan’ın aksine çok daha duygusal biriydi. Sonuçları öğrendiği andan itibaren biraz hüsrana uğramış olsa da, hiç beklemediği bir umut ışığı gördü. Serkan gibi değil, tercihlerine başlarken çok netti. O, hayaline sıkı sıkıya sarılmayı seçmişti. İstanbul’da bir üniversitede okumak, Elif için sadece bir hedef değil, bir yaşam tarzıydı. Yıllarca hazırlık sürecinde pek çok sınavda başarısız olmuştu ama bu defa, bu defa çok farklıydı. Her şey değişebilirdi.

Elif, tercihler kısmına geldiğinde duygularını dinlemeye başladı. ÖSYM’nin verdiği 24 tercih hakkı, ona sonsuz bir fırsat gibi geliyordu. Ama her tercih, bir ilişkiyi belirlemek gibiydi. Zihninde hep şu soru vardı: “Beni gerçekten tanıyacak bir yer mi?” Bütün geceyi ve sabahı bu sorularla geçirdi. Her tercih, hem kendi yolunu hem de bir parçasını bulma çabasıydı. Zorluklarla dolu yıllarını düşündü; sonra, derin bir nefes aldı ve tereddüt etmeden ilk sırasına, tam hayalini kurduğu İstanbul’daki üniversiteyi yazdı.

Fakat Elif’in yaptığı tercihleri sayarken, bir diğer faktör de vardı: İnsanların beklentileri. Ailesi, arkadaşları, çevresi… Hepsi ondan “garanti” bir okul istemişti. Ama Elif, o an içindeki sesi dinledi ve sadece hayalini yazdı. Diğer 23 tercihi daha yavaşça doldurdu ama ilk tercihi kalbinin sesiydi. Serkan’dan farklı olarak, o hayaline yalnızca karar vermekle kalmadı, ona yol açtı.

Yağmur’un Zihinsel Mücadelesi: Kalp mi, Akıl mı?

Yağmur ise başından itibaren kafasını karıştıran bu tercihler meselesinde tam anlamıyla bir mücadele içindeydi. Kalp ve akıl arasında kalıyordu. Bir yanda ailesi, hep iyi bir yerde okumasını istiyordu; diğer yanda ise kendi içindeki keşif duygusu vardı. 24 tercih hakkı, onun için her birinin sayısız anlam taşıdığı bir yerdi. “Bu kadar seçeneği olan bir insan nasıl karar verir?” diye düşündü. “Benim paramı ve emeğimi, sadece %20'lik bir şansa mı harcayacağım?” İşte burada, Yağmur'un beyninde bir strateji devreye girdi.

Evet, tercihler arasında bir yerleşme şansı vardı. Ancak bunun için önce %100’lük garanti okullarına yerleşmesi gerekti. Geriye kalan 24 tercihten çoğu, seçeneklerini daraltan tercihlerdi. En son 4 tercihinde “Yarısı İstanbul, diğer yarısı garantili” planını yaptı. Bir yandan “Neden her şey hesaplanmalı ki?” diye düşünürken, bir yandan da “Evet, her şey risktir, ama kontrol edebileceğimiz şeyler var” diyordu. Yağmur, çözüm odaklı stratejisini böyle kurdu ve sabah son bir kez tercihler ekranını kontrol etti. Sonra kalp mi, akıl mı kararını verdikten sonra, tercihlerini teslim etti.

24 Tercih: Hayalin Peşinden Gitmek Mi, Gerçekçi Olmak Mı?

Peki, Serkan, Elif ve Yağmur’un kararlarını bir kenara bırakıp, hepimizin ortak düşündüğü şeye bakalım. 24 tercih gerçekten yeterli mi? Tercihler yaparken ne kadar hayal kurmalı, ne kadar gerçekçi olmalıyız? Hayalini izlemekle mantıklı seçimler arasında nasıl bir denge kurmalıyız?

İşte forumdaşlar, asıl soru buradan çıkıyor. 24 tercih hakkınız olduğunda, her biri sizin için birer hayal olabilir ama her tercihinizi “gerçekçi” bir şekilde yapmalısınız. İhtimallerin oyununa girmemek, bazen bu kadar riske girmemek çok da kötü bir şey değil.

Şimdi, bu karar anına gelen herkes, nasıl bir yol izledi? 24 tercihiniz içinde, en büyük hayalinize ulaşmak için ne kadar cesur oldunuz? Hadi bakalım, yorumlarda buluşalım.
 
Üst