Tenzir etmek ne demek ?

lawintech

Global Mod
Global Mod
Tenzir Etmek: Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Bağlamında Bir Düşünme Alanı

Forumdaşlar,

Bugün sizlerle üzerinde biraz durmak, birlikte düşünmek istediğim bir kavram var: “tenzir etmek.” Bu kelime, kimi zaman “ayıklamak”, “ayırt etmek” ya da “seçerek uzak tutmak” anlamlarına gelir. Fakat sadece dilsel değil, toplumsal açıdan da derin çağrışımları vardır. Özellikle toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet konularını düşündüğümüzde, “tenzir etmek” bir eylemden çok, bir tavır, hatta bazen bir ayrım çizgisi haline gelir.

Gelin, bu kavramı birlikte çözümleyelim; hem bireysel duyarlılıklarımız hem de toplumsal sorumluluklarımız üzerinden…

---

Dilsel Kök ve Toplumsal Yansıma

“Tenzir etmek” Arapça kökenli bir kelimedir ve temelde “ayıklamak, seçmek, uzaklaştırmak” anlamına gelir. Ancak toplumsal bağlamda bu eylem, farkında olmadan insanlar arasında sınırlar çizmek, bazılarını dahil edip bazılarını dışarıda bırakmak biçiminde karşımıza çıkabilir.

Toplumlar, çoğu zaman farkında olmadan “tenzir” eder. Kadınları “fazla duygusal” diye karar süreçlerinden dışlar, erkekleri “fazla rasyonel” diye duygusal alanlardan uzak tutar. Engelli bireyleri “uyum sağlayamaz” gerekçesiyle kenara iter, farklı etnik ya da cinsel kimlikleri “alışılmış düzeni bozar” diye susturur. Böylece “tenzir etmek”, sadece bir kelime değil, görünmez bir ayrım mekanizması haline gelir.

---

Kadınların Empati Odaklı Yaklaşımı

Kadınlar, tarih boyunca toplumun duygusal nabzını tutan, empatiyi merkezine alan bir yaklaşım geliştirmiştir. Bu yaklaşım, “tenzir etmeyen” bir anlayışın temelidir. Çünkü empati, insanı “öteki” olmaktan çıkarır. Bir kadının toplumsal meseleye bakışı çoğu zaman, “bu bana dokunmuyorsa bile bir başkasına dokunuyor” bilinciyle şekillenir.

Kadınların hikâyelerinde, dışlanan bir çocuğun gözyaşını, susturulan bir işçinin sesini, görmezden gelinen bir mültecinin varlığını hissedersiniz. Bu yüzden empati odaklı düşünce, tenziri yıkan bir güçtür.

Ne yazık ki toplumsal yapılar, kadınların bu duyarlılığını çoğu zaman “aşırı duygusallık” olarak etiketler. Oysa ki duygusal zekâ, adaletin en derin biçimidir; çünkü adalet, sadece yasayla değil, vicdanla da sağlanır.

---

Erkeklerin Çözüm Odaklı, Analitik Perspektifi

Erkeklerin yaklaşımı genellikle çözüm arayışına, yapı kurmaya, sistemi düzenlemeye yöneliktir. Bu analitik yön, toplumsal dönüşümde önemli bir rol oynar. Ancak bazen bu yaklaşım, duygusal bağdan kopuk bir “soyut adalet” anlayışına dönüşebilir.

Burada önemli olan, bu iki farklı yaklaşımın birbirini tenzir etmeden, yani dışlamadan bir araya gelebilmesidir.

Empatiyle çözüm; duyarlılıkla analiz…

Toplumsal cinsiyet eşitliği tam da bu dengenin kurulabildiği noktada yeşerir.

Bir erkek, sistemin yapısal eksiklerini görüp çözüm üretirken; bir kadın, bu çözümün insana dokunup dokunmadığını fark eder. Biri yapıyı, diğeri duyguyu taşır. Bu ikisi birleştiğinde “adalet” sadece bir yasa maddesi değil, yaşayan bir vicdan olur.

---

Çeşitlilik ve Tenzir Arasındaki İnce Çizgi

Çeşitlilik, modern dünyanın en değerli zenginliklerinden biridir. Fakat bu zenginlik, bazen “biz” ve “onlar” ayrımıyla gölgelenir.

Tenzir etmek, işte bu noktada karşımıza bir tuzak olarak çıkar:

“Ben farklılıkları kabul ediyorum ama…” ile başlayan her cümlede, aslında görünmez bir tenzir vardır.

Bir iş yerinde kadın yöneticilerin “yumuşak” bulunması, LGBTİ+ bireylerin “fazla dikkat çekici” diye geri planda tutulması ya da yaşlı bireylerin “artık zamanı geçti” düşüncesiyle emeklerinden vazgeçilmesi… Bunların hepsi modern çağın yumuşatılmış tenzir biçimleridir.

Gerçek çeşitlilik, yalnızca farklılıkların varlığıyla değil, eşit değer görmesiyle mümkündür.

---

Sosyal Adaletin Kalbinde: Dahil Etmek

Sosyal adaletin özü, dahil edici bir toplumsal bakış geliştirmektir. Tenzir etmek, bu anlamda adaletin zıddıdır. Adalet, seçici değildir; herkesi kapsar.

Bu yüzden bir toplum, adil olmayı seçtiğinde aynı zamanda tenzir etmeyi bırakır.

Bir adalet anlayışı, kadınların sesini duymuyorsa eksiktir. Erkeklerin katkısını küçümsüyorsa yüzeyseldir. Farklı kimlikleri görünmez kılıyorsa yanlıştır.

Gerçek adalet, herkesin farklılıklarıyla birlikte var olabildiği bir toplumsal zemini kurmaktır.

---

Birlikte Düşünmek: Forumdaşlara Sorular

Bu noktada, siz forumdaşlara birkaç samimi soru bırakmak isterim:

- Biz günlük hayatımızda kimleri “tenzir” ediyoruz, farkında mıyız?

- Bir kadın olarak, ya da bir erkek olarak, hangi durumlarda dışlandığımızı ya da dışladığımızı hissettik?

- Empati ve çözüm odaklı yaklaşımları nasıl daha sağlıklı bir dengede buluşturabiliriz?

- Farklı kimliklerin, inançların, yönelimlerin bir arada bulunduğu bir toplumda “adalet”i nasıl yeniden tanımlayabiliriz?

- Tenzir etmeden, kapsayıcı bir toplumun mümkün olduğuna inanıyor muyuz?

---

Sonuç Yerine: Tenzir Etmeyen Bir Gelecek

Belki de “tenzir etmemek”, insanın insana en büyük saygısıdır.

Kimseyi dışlamadan, kimseyi ötekileştirmeden; farklılıklarımızı tehdit değil, ortak bir zenginlik olarak görebildiğimiz bir dünya mümkün.

Kadınların empatisiyle, erkeklerin analitik gücüyle, farklı kimliklerin renkleriyle, birlikte kurabileceğimiz bir toplum…

İşte o zaman “tenzir” değil, tenzih olur eylemimiz — yani arınmak, temizlenmek, insanca bir duyarlılıkla yaklaşmak.

Ve belki de forumun gücü tam da burada:

Birbirimizi anlamak için konuşmakta, yargılamadan dinlemekte, her sesi değerli saymakta.

Sizce, “tenzir etmeyen bir toplum” mümkün mü?

Yoksa farkında olmadan hepimiz birilerini dışarıda mı bırakıyoruz?

Fikirlerinizi duymayı çok isterim…
 
Üst