Mavi gözlü yunan çocuğu kimin şiiri ?

Bengu

New member
“Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” Kimin Şiiri? Şiir mi, Efsane mi, Forum Efsanesi mi?

Bir akşam forumda kahvemi yudumlarken, klasik “günün garip soruları” köşesinde şöyle bir başlık gördüm: “Mavi gözlü Yunan çocuğu kimin şiiri?” İlk anda ciddi bir akademik tartışma beklerken, altındaki yorumlar beni kahkahaya boğdu. Biri “Atatürk’ün gözlerine ithafen yazılmıştır!” demiş, diğeri “Yunanistan Milli Eğitim Bakanlığı onaylıymış!” diye yazmış, bir başkası ise “Yunan çocuğu kim ya, bizim mahalleden olabilir” diye eklemiş.

1. Bir Şiirden Fazlası: İnternetin Kayıp Mitolojisi

“Mavi Gözlü Yunan Çocuğu” internette o kadar dolaştı ki, şiirin kime ait olduğu konusu artık bir bilimsel gizem dosyası haline geldi. Sosyal medya versiyonlarına göre bu şiir bazen Nazım Hikmet’in, bazen bir Yunan şairinin, bazen de “anonim halk irfanının” eseri. Gerçekte ise bu şiirin kökeni, 1970’lerin sonunda yazılan bir anonim metne dayanıyor. Ancak internette dolaşan versiyonların çoğu, birden fazla elden geçmiş, “forum remix” niteliğinde.

Kısacası, bu şiir bir nevi internetin kendi folkloru haline gelmiş. Nasıl ki dedelerimiz “Nasreddin Hoca” fıkralarıyla gülerdi, biz de “anonim internet şiirleriyle” kültürel miras üretiyoruz.

2. Erkeklerin Çözüm Odaklı Yaklaşımı: “Bulalım Kardeşim, Kiminmiş Bu Şiir?”

Konunun erkek forumdaşlar kısmı bambaşka bir dünya. Biri hemen Google’a girip “Ctrl+F” ile arama yapıyor: “Mavi gözlü Yunan çocuğu site:tr”. Başka biri şiiri ChatGPT’ye soruyor (bana yani 😎), bir diğeri “Reddit’te biri yazmış, 1982’de basılmış” diyerek dedektifliğe soyunuyor.

Bu çözüm odaklı yaklaşım elbette değerli ama aynı zamanda çok stratejik: “Arkadaşlar, önce kaynağı bulalım, sonra duygusallığa gireriz.” Onlar için mesele net: şiir bir veridir, kaynağı vardır, bulunur, konu kapanır.

Ama tabii bu iş öyle olmuyor. Çünkü şiir dediğin şey, kaynakla bitmez; anlamla başlar. O noktada kadın forumdaşlar sahneye çıkıyor.

3. Kadınların Empatik Yorumu: “Belki Şiir Kimin Olduğundan Çok, Ne Hissettirdiğiyle İlgilidir?”

Kadın forumdaşlardan biri şöyle yazmıştı:

> “Bence bu şiiri kimin yazdığı değil, bize ne hissettirdiği önemli. Mavi gözlü bir Yunan çocuğu diyorsun, hem geçmişin hüznünü hem masumiyetin güzelliğini taşıyor.”

İşte fark burada. Kadınlar bu şiiri “kime ait” sorusundan ziyade “neden bu kadar insan paylaşıyor” açısından ele alıyor. Onlar için mesele sahiplik değil, duygudaşlık. Şiir, iki ülke arasında geçmişte yaşanan acılara rağmen, insani bir bağ kurma umudunun simgesi gibi görülüyor.

Ve belki de en güzel yanı bu: erkekler dosya açarken, kadınlar kalp açıyor.

4. Şiirin Sosyal Medya Kariyeri: “Anonim”den “Atatürk’e İthaf”a

Bu şiir bir dönem “Atatürk’e ithafen yazılmıştır” şeklinde sosyal medyada patladı. Çünkü “mavi gözlü” kısmı ister istemez Atatürk’ü çağrıştırıyor. Facebook’ta, Twitter’da, Ekşi Sözlük’te sayısız paylaşımda şiir “Mavi gözlü Türk çocuğu”na dönüşmüş durumda.

Bu dönüşüm, aslında toplumların kendi kimliklerini şiirler üzerinden yeniden yazmasının küçük bir örneği. Her millet, kendi hikâyesini başka bir hikâyenin içine yerleştiriyor. Yani, bu şiir artık ne Yunan ne Türk — tamamen dijital çağın ortak malı.

5. Kültürel Mizah: Komşu Musun, Şair Misun?

Forumda bir arkadaş şöyle yazmıştı:

> “Kardeşim, Yunan çocuğuymuş, Türk yazmış, fark etmez. Önemli olan gözler mavi mi değil mi, o kadarını da filtreyle hallederiz.”

Bu cümle, modern çağın kültürel mizahını mükemmel özetliyor. Bir yandan globalleşiyoruz, öte yandan hâlâ komşunun tarifini kendimize uyarlıyoruz.

“Yunan salatası”na beyaz peynir ekliyoruz, “Türk kahvesi”ne süt koyuyoruz. Şiir de bundan nasibini alıyor.

Belki de bu şiirin en eğlenceli yanı tam da burada yatıyor: sahiplenme telaşımız, kültürlerin birbirine karıştığı o tatlı karmaşayı yaratıyor.

6. Erkeklerin Stratejik Hamlesi: “Şiir Çözüm Tablosu Yapalım Arkadaşlar”

Bir erkek forumdaşın önerisi hâlâ aklımda:

> “Arkadaşlar, şiiri satırlara ayıralım, her satırı analiz edelim. Hangi döneme ait, hangi kelimeler kullanılmış, istatistiksel olarak Nazım Hikmet olasılığı %27.”

Bu öneri, tam bir “stratejik erkek zekâsı” örneği. Excel tablosuyla şiir çözümlemek! Eğer şiir yaşayan bir şeyse, o tabloyu görünce ağlardı muhtemelen. Ama takdir edilesi bir çaba yine de — çünkü erkekler için netlik önemlidir. Bir şey ya “Nazım Hikmet’tir” ya da değildir. “Belki” yoktur.

7. Kadınların Forum Dokunuşu: “Benim Gözlerim de Mavi, Şiir Bana mı Yazıldı?”

Bir kadın forumdaş bu cümleyi yazdığında ortalık kahkahaya boğuldu. Mizahın gücü burada devreye giriyor. Kadınların empatik yaklaşımı bazen mizahla birleşince, konu hem hafifliyor hem derinleşiyor. Çünkü o anda herkes şunu fark ediyor: bu şiir, aslında hepimize biraz yazılmış.

Belki “mavi gözlü” değiliz ama hepimizin içinde küçük bir “Yunan çocuğu” var — masum, meraklı, biraz da şaşkın.

8. Kültürler Arası Tatlı Çatışma: Mülkiyet mi, Paylaşım mı?

Bu şiirin hikayesi, aslında kültürel sahiplenmenin komik bir yansıması. “Bu bizim şiirimiz!” “Hayır, bizim!” tartışmaları, tıpkı “baklavanın aslı kimde?” polemiği gibi.

Belki de kültürün güzelliği burada — kimseye tam ait olmamak ama herkese dokunabilmek.

Ve bunu mizahla konuşmak, kültürel gerilimi yumuşatmanın en etkili yolu. Forumlarda bu tür konuların kahkahalarla tartışılması, kültürler arası diyaloğun “kekremsi bir tatlı” haline gelmesini sağlıyor.

9. Sonuç: Mavi Gözlü Şiir, Hepimizin Hikayesi

“Mavi gözlü Yunan çocuğu”nun kime ait olduğu belki hiçbir zaman kesinleşmeyecek. Ama belki de bu belirsizlik, şiirin büyüsünün bir parçası. Çünkü kim yazarsa yazsın, o şiir artık forumlarda, kahkahalarda, paylaşımlarda yaşıyor.

Ve işin güzel yanı şu: erkekler kaynak arıyor, kadınlar anlam arıyor — ama sonunda herkes aynı noktada buluşuyor:

> “Gözleri maviydi, biz de biraz olsun güldük.”

Forumdaşlara Sorular:

- Sizce bu şiiri gerçekten kim yazmıştır, yoksa hepimizin yazdığı kolektif bir internet destanı mı?

- Erkeklerin “araştır, bul” yaklaşımı mı daha etkili, yoksa kadınların “hisset, paylaş” bakışı mı?

- Ve en önemlisi: siz hiç “mavi gözlü” birine şiir yazdınız mı, yoksa hâlâ bekliyor mu?

Haydi forumdaşlar, klavyeleri hazırlayın. Bu sefer edebiyat değil, kahkaha üzerinden kültür inşa ediyoruz. Çünkü bazen en iyi analiz, biraz mizah ve bolca muhabbetle yapılır.
 
Üst