Uyurken mewing olur mu ?

Irem

New member
Uyurken Mewing Olur mu? Yüz Kaslarından Toplumsal Kalıplara, Derin Bir Nefeslik Düşünce

Selam sevgili forumdaşlar 🌙

Bugün biraz farklı bir konu açmak istiyorum. Başlık “Uyurken mewing olur mu?” ama gelin görün ki mesele yalnızca çene pozisyonu değil. Bu mesele; beden, zihin, toplumsal beklentiler ve hatta adalet duygusu arasında gidip gelen bir hikâye.

Son zamanlarda sosyal medyada mewing, yani dilin damağa yerleştirilmesiyle yüz hattını şekillendirme tekniği, özellikle genç erkekler arasında “erkeklik inşası” sembolü hâline geldi. Kadınlar için ise bazen “doğal güzellik” baskısının bir başka yüzü olarak sunuluyor. Yani evet, teknik olarak “uyurken mewing” belki kasların gevşemesiyle zor ama toplumsal düzlemde herkesin “mewing yapmaya zorlandığı bir uykuda” yaşadığını söylemek yanlış olmaz.

---

1. Bölüm: Uyurken Mewing mi, Uyanıkken Toplumsal Baskı mı?

Uyurken mewing yapmak biyolojik olarak zor; çünkü bilinç dışı süreçlerde kaslar gevşer. Ancak asıl soru şu:

> Toplum olarak biz gerçekten rahatlayabiliyor muyuz?

> Yoksa hep “ideal yüz”, “ideal duruş”, “ideal benlik” mewing’ini yaparak mı uyuyoruz?

Erkekler için mewing çoğu zaman güç, disiplin ve özgüven göstergesi olarak görülüyor. Bir forumda bir erkek şöyle yazmıştı:

> “Yatarken bile mewing yapmaya çalışıyorum, çünkü bu bir zihniyet.”

Bu cümle sadece estetik değil, toplumsal erkeklik kodlarını da anlatıyor. Çünkü erkeklerden beklenen “kontrol”, “güç”, “disiplin” — hatta uyurken bile — bırakılmaması gereken değerler olarak sunuluyor.

Kadınlar içinse mesele farklı bir duygusal yükle geliyor. Güzellik, yumuşaklık, uyumluluk beklentileriyle dolu bir dünyada “mewing” bir özgüven değil, çoğu zaman bir zorunluluk hâlini alabiliyor.

---

2. Bölüm: Kadınların Empatik Bakışı – Bedeni Dinlemek, Düzeltmek Değil

Kadın forumdaşlarımız genellikle konuya çok daha bütüncül yaklaşıyor.

> “Ben mewing yerine bedenimi dinlemeye çalışıyorum.”

> “Yüz kasımı sıkmak yerine, toplumun beni sıkıştırdığı kalıplardan kurtulmak istiyorum.”

Bu tür yorumlar, estetiğin yalnızca yüz hatlarıyla değil, duygusal rahatlıkla da ilgili olduğunu hatırlatıyor. Kadınların bu empatik bakışı, “kendini dönüştürmek”ten ziyade “kendini tanımak” üzerine kurulu.

Yani mewing burada bir sembol hâline geliyor: Birileri için özgüven, diğerleri için toplumsal baskının yeni yüzü.

Bu bağlamda şu soru akla geliyor:

> Bedenimiz bizim mi, yoksa toplumun estetik ideallerinin bir ürünü mü?

> Uyurken bile bu sorunun gölgesinde yaşıyorsak, mewing değil, “toplumsal uykusuzluk” çekiyoruz belki de. 😌

---

3. Bölüm: Erkeklerin Analitik Yaklaşımı – Bilim, Kas ve Disiplin

Erkek forumdaşlar ise genelde konuyu teknik açıdan ele alıyor:

> “Uyurken dil refleks olarak damağa değmez, bu yüzden mewing etkisiz olur.”

> “Kas hafızası oluşturmak için gün boyu pratik gerek.”

Bu yaklaşım, rasyonel ve çözüm odaklı — hatta mühendislik gibi.

Ama işin ilginci şu: Bu analitik yaklaşım da bir tür “kontrol alanı” yaratıyor. Çünkü erkeklik kimliği, duygusal serbestlikten çok “kural koyma” ve “sistemi anlama”ya yönlendiriliyor.

Oysa uyku, kontrolü bırakmanın en doğal hâlidir.

Erkeklerin bile uyurken “mewing yapabilmeli miyim?” diye düşünmesi, aslında toplumsal olarak duygusal gevşemeye bile izin verilmediğinin bir göstergesi.

Yani “erkekler ağlamaz”dan “erkekler çenesini bile serbest bırakmaz” noktasına geldik. 😅

---

4. Bölüm: Mewing’in Kültürel ve Sınıfsal Yüzü

Estetik ve güzellik pratikleri, sadece bireysel değil kültürel ve ekonomik bağlamda da şekilleniyor.

Mewing videoları genellikle belirli bir kesim tarafından üretiliyor: yüksek estetik farkındalığına sahip, belli bir yaşam tarzına hitap eden içerikler.

Ama toplumun geri kalan kısmı için “mewing” sadece bir lüks, hatta “yeni bir baskı” hâline gelebiliyor.

Bir forumdaş şöyle yazmıştı:

> “Benim derdim çenemi şekillendirmek değil, hayatımı düzene sokmak.”

Bu söz, sosyal adaletin estetikle nasıl kesiştiğini çok güzel özetliyor.

Uyurken mewing yapmak yerine, belki de hepimizin uyandığında daha adil, daha empatik bir topluma uyanma hayali var.

---

5. Bölüm: Sosyal Medya, Filtreler ve Uyuyamayan Benlikler

Sosyal medya, mewing gibi trendleri hızla yayıyor ama aynı zamanda uykuya dalmamızı da zorlaştırıyor.

Filtreli bir dünyada yaşıyoruz; her an poz vermeye, “en iyi hâlimizi” göstermeye zorlanıyoruz.

Bu yüzden “uyurken mewing” fikri aslında tam bir metafor:

> Toplum bizden, rüyalarımızda bile kusursuz olmamızı istiyor.

Kadınlar için bu baskı “güzel ol”, erkekler için “güçlü ol” şeklinde tezahür ediyor.

Oysa asıl güç, aynaya filtre olmadan bakabilmekte.

Asıl güzellik, çeneyi değil vicdanı hizaya getirebilmekte. 💜

---

6. Bölüm: Forumdaşlara Soru – Sizce ‘Doğallık’ Kimin Tanımıyla Ölçülür?

Şimdi sizlere birkaç düşünme daveti bırakıyorum:

- Uyurken mewing yapamıyor olabiliriz ama toplumsal olarak hangi kaslarımız sürekli gergin?

- “Doğallık” kavramı gerçekten özgür mü, yoksa yine bir norm mu?

- Kadınlar ve erkekler olarak birbirimizi hangi estetik kalıplara sıkıştırıyoruz farkında olmadan?

- Bir gün uyandığımızda, kendimizi değil toplumsal kalıpları gevşetebilmek mümkün mü?

Yorumlarda kendi düşüncelerinizi paylaşın.

Belki kimimiz “bilimsel”, kimimiz “duygusal” yaklaşacak — ama önemli olan o diyalogda buluşabilmek.

---

Son Söz: Uyurken Mewing Değil, Uyanırken Farkındalık

Sonuç olarak, uyurken mewing yapmak kas bilimi açısından belki zordur; ama toplum olarak uyurken bile “daha iyi görünmeye” çalışmak, asıl uykusuzluk sebebimiz.

Kadınların empatisi, erkeklerin analitik düşüncesi birleştiğinde; ortaya hem bedenin hem ruhun dinlendiği bir alan çıkabilir.

Çünkü adalet sadece politik bir mesele değil; bazen bir yüz kasının rahatlayabilmesidir.

Ve belki de asıl “doğru pozisyon”, kimsenin baskı hissetmeden, rahatça nefes alabildiği o noktadır. 🌙

Haydi forumdaşlar, siz ne düşünüyorsunuz?

Uyurken mewing mümkün değil belki ama, uyanıkken kendimizi özgürce şekillendirmek mümkün mü sizce? 💬✨
 
Üst